Eğilerek iş yapan, antrenman yapmayan ve kilolu şahıslarda risk yüksek
Bel ağrılarının çok büyük bir kısmının fıtık kaynaklı olmadığına dikkat çeken uzmanlar, her fıtığın da ameliyat gerektirmediğini söylüyor. Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre Ünal, fıtıkların yüzde 90-95’inin ameliyat gerektirmeyecek bir tedavi prosedürüyle düzeldiğini belirtiyor. Ünal, “Ameliyat lakin geri dönüşsüz sonuçları olma ihtimali olan hastalarda yapılır. Hasta tedavilerin hiçbirine karşılık alamadıysa ya da tedaviye başlanmadan bacağında güç kaybıyla geldiyse ameliyat koşuldur.” açıklamasında bulundu. Ünal ayrıyeten, tarlada ve eğilerek iş yapan bireylerle spor ve antrenman yapmayan, sigara içen ve kilolu insanlarda da bel fıtığı oranının yüksek olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre Ünal bel fıtığı ve tedavi teknikleri hakkında açıklamalarda bulundu.
30 yaşından sonra kıkırdaklarda bozulma olur
Omurga kemiklerinin ortasında disk denilen kıkırdak dokular olduğunu ve erişkin bir bireyde 23 adet bulunduğunu belirterek kelamlarına başlayan Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre Ünal, “Disklerin vakitle bozulup geriye gerçek yer değiştirmesine bel fıtığı denir. Omurga kemiklerimizin çabucak ardında bacaklarımıza giden sonlar geçer. Bu durum omuriliğin ezilmesine sebep olabilir. Bu bir hastalıktır denilemez. 30 yaşından sonra bu kıkırdaklarda bir bozulma olur. Ufak kaymalar olursa bunlar çok olağandır. İnsanların yüzde 99’unda bu durumla karşılaşılabilir. Her bel fıtığı tedavi gerektirmez. ” dedi.
Bel fıtığı ameliyatının kendine nazaran riskleri var
Bazı insanlarda bel fıtığı görülme ihtimalinin yüksek olduğunu söyleyen Ünal, tarlada ve eğilerek iş yapan bireylerle spor ve antrenman yapmayan, sigara içen ve kilolu insanlarda da bel fıtığı oranının yüksek olduğunu kaydetti.
Bel fıtığı ameliyatlarının ekseriyetle mikroskobik yahut endoskopik müşahedelerle yapıldığını aktaran Ünal, “En yeterli tedavi yolu mikroskobik yoldur. Bel fıtığı ameliyatı da bir omurilik ameliyatı olacağından kendine nazaran riskleri vardır fakat özenerek yapılır. Ameliyatın riskleri mikroskobun kalitesi, cerrahın deneyimi ve cerrahın ne kadar özenerek iş yaptığıyla yanlışsız orantılı olarak düşer.” biçiminde konuştu.
Fıtıkların yüzde 90-95 ‘i ameliyat gerektirmez
Bel ağrılarının yüzde 90’ının bel fıtığı olmadığı ve her bel fıtığının da ameliyat gerektirmediğinin altını çizen Op. Dr. Emre Ünal, “Fıtıkların yüzde 90-95’i ameliyat gerektirmeyecek bir tedavi tekniğiyle düzelir. İlaç, fizik tedavisi, disk içine lazer tedavisi ve iğne tedavisi üzere birçok tedavi yolu var. Ameliyat lakin geri dönüşsüz sonuçları olma ihtimali olan hastalarda yapılır. Hasta tedavilerin hiçbirine cevap alamadıysa ya da tedaviye başlanmadan bacağında güç kaybıyla geldiyse ameliyat kuraldır.” açıklamasında bulundu.
Egzersiz, fıtık oluşumunu pürüzler lakin fıtıktan sonra ziyan verebilir
Spor ve idmanın bel fıtığının oluşumunu engellediğine vurgu yapan Ünal, “Spor yapmak bel fıtığını küçültülecek bir tedavi değildir. Küçülecekse bizatihi küçülür. Şayet bir şey yapmayıp yatak istirahati yapılırsa 3-6 ay içinde büyük bel fıtıklarının küçüldükleri MR ile teyit edilir. Spor yapmak kesinlikle gereklidir lakin fıtıktan sonra spor yapmak ziyan verebilir.” diyerek antrenmanın değerine, usulüne ve vaktine dikkat çekti.
Lazer çok yeterli bir tedavi prosedürü ancak mucize değil
Lazer tedavisinin mucize bir tedavi olmadığını lisana getiren Op. Dr. Emre Ünal, “Çok âlâ bir tedavi yoludur fakat belden aşağısı felç olmuş bir hastayı kurtaracak bir tedavi değildir. Lazer tedavisi, ilaç tedavisinin işe yaramadığı, bacağına giden ağrıları yüksek olan hastalarda hoş bir tedavi usulü. Süreç ortalama 15 dakika sürüp ameliyathanede yahut ameliyathane ortamında olmayan bir ortamda da olabilir. İğne ile kıkırdak dokunun içerisine yüksek çözünürlüklü röntgen ile girilerek disk içerisine ve yerinden çıkmış olan disk dokusuna lazer tedavisi yapılır. Sürecin risk oranı çok düşüktür. Hasta süreçten sonra tıpkı gün yürüyerek taburcu olabilir.” biçiminde açıkladı.
Lazer tedavisi genel anestezi gerektirmez
Hastanede yatış gerektirmesi ve müddeti üzere etkenler nedeniyle, ameliyatın lazer tedavisine nazaran risk oranının yüksek olduğunu söyleyen Ünal, buna karşın lazer tedavisinin, ameliyatın yerini alan bir tedavi olmadığına dikkat çekti.
Lazer tedavisinin çok kısa bir süreç olduğunu ve genel anestezi gerektirmediğini belirten Op. Dr. Emre Ünal kelamlarını şöyle tamamladı:
“İğne fobisi olan hastalarda endoskopi yapılır üzere hafif sersemletici ‘Sedasyon’ denilen anestezi uygulanabilir ancak lokal anestezi pek kafidir. Çok net bir halde ayak bileğinde ya da bacağında kısmi felç ve güç kaybı olan insanlara lazer tedavisi önerilmez. Bu hastalarda direkt cerrahi yapmak gerekir. Bunun dışında kalan hastalarda yalnızca ağrısı olup ilaç tedavisine cevap vermeyen insanlarda öncelikle lazer ve nokta atış iğne tedavisi uygulanır. Karşılık vermezse o vakit ameliyat yapılabilir.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
